Araba var mi? Annenizin hareket durumu nasil? Yuruyebiliyor mu mesela rahatca?
Araba varsa secenek cok, kocaeli taraflarinda kefken-kerpe, sapanca, masukiye...
bogaz koyleri, tekirdag sahili, silivri taraflari...

Al anneyi anadolu kavağına götür,gezin,sahilde oturun,balık midye vs yiyin üstüne güzel bir dondurma.

@kuehles evet evet arabamız var, annem de öyle dediğime bakmayın 50 yaşında daha gencecik kadın :))

@duptıs teşekkürler, anadolu kavağına götürmüştüm daha önce de değişik daha önce gitmediği bir yer olsun istiyormuş

Sapanca-Abant-Polenezköy

şu video belki işinize yarar: youtu.be

olmaz. olsa olsa bayramda sokağa çıkma yasağı olur.

İlk gün kurban için serbest, sonra yasak olacak diye bi dedikodu var.

bence de sokağa çıkma yasağı kesinlikle olmayacak ama seyahat yasağı olabilir mi bilemedim :/

bayramdan 1 gün önce saat 23.59'da açıklayacaklar kardeşim acele etmeyin.

Sahil/ bogaz şeridi benim aklıma geliyor direkt. Bebek, Arnavutköy, Yenikoy gibi.

Bir de sanırım kadıköy.

Karagümrük, Kariye, Samatya, Tarlabaşı, Kasımpaşa, Tünel, Galata, Maçka Parkı, Fener, Balat, Eyüp Sultan, Kocamustafapaşa, Tophane, Yeniköy... Özlemişim ya hu.

eminönü.

laleli-eminönü arasını yürümek benim için istanbul'un ta kendisi.

üsküdar
ortaköy

tarihi yarımada, beşiktaş, taksim, moda.

belki eski istanbul diye geçen sahil şeridi diyebiliriz. diğer semtlerden bahsetmek istemiyorum....

burdaki istanbul romantikleri tabi güzel semtleri düşünüyor genelde. Tamam Beşiktaş, Kadıköy falan da İstanbul ama bu şehrin çoğunluğu Bağcılar, GOP, Esenyurt gibi yerlerde yaşıyor. Bütün olarak düşünüyorum ben İstanbul'u ve bu yüzden sevmiyorum hiç.

İlla güzel olarak söyle dersen Beşiktaş Çarşı ve Dolmabahçe Sarayı civarı derim. O kısım İstanbul'da en sevdiğim yer

beyoğlu.

Sur içi

Karaköy vapur iskelesi benim için İstanbul un merkezi.

istanbul'un sınırlarını ben batıda bakırköy, kuzeyde fatih sultan mehmet köprüsü, doğuda ise ataşehir olacak şekilde bir halka olarak görüyorum. ancak bu bahsettiğim halkaya maltepe ve kartal da dahil.

Tarihi yarimada+Eyup, Halic + Karakoy-Sariyer arasi sahil+Yesilkoy+Kadikoy,Moda

Benim Istanbul tanımımda Sultanbeyli, Samandıra, GOP, Arnavutköy gibi ilçeleriyle tamamı var.

Üsküdar, Kadıköy

emlakci ile pazarlik yapabilirsin ya da emlakcidan almazsin zorunlu degil.

Alamanya devir ücreti da %6.5 a kadar çıkan bölgeler var diye okumuştum.

emlakçılara ödenen herbir kuruş ziyandır. haraç konusu zaten çete devletinin hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan yakıt. fazla bunlar. yapacak bir şey yok ama sanırım.

Fransa; var dediklerin. Ama evini kendi satan da cok.
Yillik ev kiralamanin bile vergisi var da bu sene itibariyle kaldiriliyor.
Ama ev sahibi olmanin+kira gelirinin vergisi var.
Yalnız soyle bir güzellik var; yeni yapilan ve normlara uyan (enerjisi vs) evlerden alirsan misal 300bin euro ev. Devlet 8-9 senede totalde 50 bin Euro civari vergi iadesi yapiyor ev sana 250ye mal oluyor.

Ingiltere'de Council tax da var, kiracı da olsan kendi evinde de otursan her yıl 1.5 kira bedeli kadar da belediyeye ödüyorsun.

Dünyanın her yerinde devlet dürtmeyi sever, ama burada mesela ev krialayacaksın ya da satın alacaksın, kiracı veya alıcı olarak emlakçıya para sen ödemiyorsun, sadece ev sahibi ödüyor çünkü hizmeti alan o, evini kiralamak/satmak isteyen ve müşteri bulması için hizmet bedeli ödemesi gereken o. Kiracıdan emlakçı parası alma ancak bizim gibi malı öok kıymetli cimri ev sahiplerinin olduğu sekizinci dünya ülkelerinde var.

En insaflı ülkelerden birisi türkiye bu konuda.ev sahipleri ben net bu parayı isterim hiç bir şeyede karışmam diyebilir,çokca olan birşeydir.sen olaya fazla ödüyorum diye değil evin fiyatı bu diyerek bakacaksın.

Irlanda icin:

Solicitor € 2,000
Outlays € 1,115
Valuation 1 € 130
Valuation 2 € 75
Snagging € 250
Stamp Duty Evin degerinin %1'i

Toplamda 8-10 bin € masraf cikiyor.

para kazanırsın da, ödeme alma kısmı sıkıntılı olabilir. Yurtdışında bi banka hesabı bulman/açman gerekebilir bir ihtimal. Ama direkt kapanma gibi bir şey olacağını sanmıyorum. Google'ın reklamcılıkta büyük rolü var.

Kapanma olmaz da vergiye daha fazla eğilirler. %20 stopaj veya gelecek olan yeni bi vergi öderseniz yüksek bi ihtimal

Bence çok mantıklı. Uzun vadeli de düşünüldüğü ve al-sat yapılmayacağı için komisyon masrafı da sorun olmaz. Önemli olan henüz doyuma ulaşmamış, geleceği olan kağıtlara yatırım yapmak.

böyle yapanlar var zaten. çok mantıklı.
bu konuda servis veren türk bankaları var. komisyon oranları biraz yüksek ve minimum yatırım tutarları var. eğer uyarsa bence gayet mantıklı.

Ak bankta ben çeşitli fonlar görüyorum abd ya da Avrupa borsalarına yatırım yapan ama doğrudan sizin seçiminizle böyle bir işleme rastlamadım aracı kurum kullanmadan. Bilen varsa dinlemedeyim.

yatirim.akbank.com

Sizin dediginiz bu fon sanırım, ben fon'da başkalarına para vermek istemiyorum, sürekli al sat yapmalarını da istemiyorum.

Arsa gibi alıp dursun kenarda kafasındayım.

İşbank’ta var. Komisyonlar; en düşük 25 usd olmak üzere %0.25

Var da, dot.com bubble gibi ikinci bir olay yaşanırsa (ki saydığın şirketlerin hepsinin değerlemesi inanılmaz şişlik durumda) paranın çok büyük bir kısmını kaybedersin. Teknoloji şirketlerinin valuation'u çok ilginç durumda şu anda. Risk var mı var.

td ameritrade türkiye'den hesap açılışı kabul ediyor. İngilizce biliyorsan türkiye'deki aracılara. yüksek komisyon ödemene gerek kalmaz.

Tabii ki. 2 sene önce facebook'a 10 bin dolar koymuştum, o zaman 50 bin tl'nin biraz altındaydı o para. Şimdi 15 bin dolar civarı, 100 bin tl yani.

@Noluya yaa
Nasil yaptınız bunu?
Detaylı açıklarsanız hepimiz bahtiyar Olacağız.

5 veya 10 sene sonra teknoloji firmalarından hangilerinin aynı hızla devam edeceğini tahmin edebilmek zor. Mesela ben Facebook'a fazla girmezdim... belki bir diğeri 10 katına çıkacak ama sadece şu kadarını diyeyim: bu en büyükler aşırı hızlı büyüdüler. uzaya çıkmazlarsa şaşırmayalım

alternatif: SP500 fonu alınarak tüm ekonomik sisteme para yatırılabilir. veya spesifik bir sektör fonu seçilerek şirket riskleri azaltılabilir.

Mantıklı değil çünkü vergi. Yüksek komisyonu geçtim, Kazancınız (döviz cinsinden dahil) üzerinden Gelir vergisi ödersiniz bu da ortalama %35 -40.

Mesela @noluyo yaa’nın örneğinden gidelim:

Bugün hisseyi satsa, 50 bin lira kar etmiş gözüküyor bunu beyan edecek ve yaklaşık %40’ı vergiye gidecek. Karı aslında 30k belki de bilmiyor öğrenince ‘noluyo yaa‘ diyecek :) Ama o parayla yüzde 6 dan 2 yolluk eurobond bağlasa sıfır vergiyle karı 26k’dı. 4bin lira için o riske değer miydi? Bence değmez,

Ben yine de yatıracağım diyorsanız;

1 tefas fonlarını seçin orada Daha düşük oranda stopaj var.
2 hisse değil etf’lere göz atın

@Mcfly
Vergiyi nereye ödeyecek o durumda ? Amerika’ya mı ? Hiç bilmediğim için soruyorum.

@noluyo yaa
İkiniz de çok değerli bilgiler yazmışsınız, gerginliğe gerek yok sakin olalım.

Hayır, Türkiye’de beyan edeceksiniz.

Yol ne kadar uzun ki? Çıkmadan önce depoyu boşaltsan yetmez mi:))

10 12 saat kadar diyelim

Benzinlik?
(Küçük abdest için söyledim)

pandemi süreci diyorum hocam benzinliğe girmek riskli.

Tuvalete girer girmez her yere dokunup elinizi agziniza gozunuze mi goturuyorsunuz?

Maskenizle girin, isinizi gorun, elinizi iyice yikayin. Sonra kapi acmaniz gerekiyorsa hala dokunduktan sonra elinizi dezenfektanlayin.
Sorun nedir anlayamadim :/

shell'in tuvaletine girdim dun. kapilar sensorle aciliyor, sabun - musluk sensorlu, hicbir yere dokunmadan ciktim. diger shell'lerin de oyle olabilir.

opet, temazsız

benzinlik tuvaletinde sağı solu yalamayacaksanız bulaşmaz. korkacak bişey yok

dokunup dokunmamak değil tek sorun. sizden önce birisi tuvalette hapşırsa tıksırsa ters bir hava akımı ile virusu solumanız mümkün maske olsa bile... gerçi ben pandemi sürecinde zorunluluktan hastane tuvaletine girdim birşey kapmadım ama 10 saatlik uzun yolda en az 5 kere tuvalete için durabiliyor insan :)

Sağlam maske ile girin, FFP3 maskeler mesela.
Ya da (cinsiyeti bilmiyorum ama) kuytu bir yerde sağlam torba ya da şişe kullanıp plastikle doğayı kirletin.

Yol kenarı benim tercihim.

Othoni,kefalonya ve strofades diyorlar ama ben de tam anlamadım

Baharatlı olacak şekilde Kıymalı yumurta olabilir.

Krep, fırında patates mücveri, dilim pizza(buğday ekmeğinin üzerine kaşar+ minik doğranmış domates ve biber+ fırın), kavurmalı yumurta, cevizli köz biber, domates acı biberli ve cevizli sos şeklinde bir sürü çeşit var. Birini ya da bir kaçını yapıyorum.

Birde kahvaltıda yeşillik de olsa güzel olur. Kahvaltı sonrası meyveli yoğurt ya da reçelli yoğurt fena olmaz.

Edit: Kahvaltılık zahter ve zeytinyağı ikilisi de acayip iştah açan bir opsiyon.

sade yağ hazırlarım. fıstık ezmesi, vişne reçeli yaparım. ekşi maya ve siyez unu satın alıp ekmek pişiririm.

yemek yiyeli üç saat oldu ve şu menüyü gördüm ağzım sulandı.

aa bir de süt reçeli...

Börek ya da patatesli kek

krep
biber közlemek (tost makinesinde)
güzel omletler
avokado+ceviz (ya da +yeşil biberle blendarda çekmek)
biber salça+domates salça+kuru domates+ceviz ve baharatlarla acuka benzeri şeyler
tahin, tahinli susamlı rulolar (yufkaya sürüp 10 dakika fırınlamak)
maydonoz, nane, tere benzeri otlar.
muz+bal (+fındık)

*kırmızı köz biberin içini süzme yoğurdu/labneyle doldurmak süper oluyor

Ekmek yerine bazlama alıp ısıtabilirsiniz. Portakal suyu sıkabilirsiniz. Sucuk/pastırma güzel olabilir.

Mini pankek ve pizza yaparım. Mini pankek icin normal pankek hamuru hazirlayip pisirken bir tatli kasigi olacak sekilde pisiriyorum. Minik minik oluyorlar. Yanina muz, cilek dilimliyorum. Ustune de cikolata sosu ya da pudra sekeri. Pizza da tost ekmeği üstüne domates salçası, su, fesleğen ve sarımsak tozundan sos yapıyorum. Üstüne mısır, zeytin, biber, sucuk vs koyup 180 derecede 5-10 dakika pişiriyorum; en son aşamada da kaşar ya da dil peyniri.

Ekmek hamurundan pisi (bunu genelde akşamdan mayalar, sabah yaparim).

Milfoyler arasına soslar koyup tuzlu/ tatlı mini pogacalar yapabilirim.

Patatesli yumurta yaparım. Evde mantar vs varsa sebzeli versiyonu da güzel oluyor.

Kahvaltı salatası hazırlarım. İçine mozzerella, beyaz peynir gibi peynir çeşitleri güzel oluyor.

Bir de annemin hazırladığı patlıcanlı, domatesli soslardan yaparım ama bunu genelde yazın yapıyorum. Patlıcanların ve biberlerin de yine geceden közlenmesi gerekiyor.

Aman aman nerelere geldik. Arkadaşlar adres verin de misafirliğe gelelim.

Kremalı patates (patatesleri yuvarlak dilimleyip tuz baharat ekleyip fırına veriyoruz. Çıkmasına 15 dk kala 1 paket krema biraz da kaşar rendeliyoruz).
Domatesli hellim kızartması ( hellimi kızartıp sonrasında domates dilimleri ekleyip domates pişene kadar ocakta tutuyoruz. Bu benim uydurma tarifim)
Murtuğa (vanda yapılan birşey çok güzel reçelle veya peynirle iyi gidiyor. Tarifi internette vardır).

www.nefisyemektarifleri.com

Kardeşim bundan yapıyor, çok seviyorum ben.

Bunun haricinde yumurtalı kavurma yapabilirisniz, o da çok güzel oluyor.

Yalnız bunlar sabah biraz ağır oluyor, şimdi farkettim :))

Gözleme
Edit: Ay dur herkes değişik tarifler vermiş. Ben de basit bi tarif vereyim. Fodula ekmeği diyorlar. Kendi fırınınızda tabak büyüklüğünde olabilecek kadar bir top ekmek yapın fırında. Sonra pişince tepesinden tencere kapağı şeklinde oyun, içine tereyağı bolca atın. Sonra yeniden fırına verin bi 5dk. Çıkarıp ekmeğin kenarından koparıp ortasındaki tereyağına banarak yiyeceksiniz.

Merhaba,

Bu listede yok ama Seat Ibiza öneririm.

IBIZA 1.0 EcoTSI 115 HP DSG S&S Style - 142.000 tl (Otomatik Benzinli)

Düz vites de olur dersen Seat Leon 151.500 tl

Listede olanlardan kesinlikle almayacaklarım:
Swift - Çünkü piyasası zayıf. Kolay satamazsın.
Clio - Çünkü Renault. Başka söze gerek yok.

Hocam benzer durumda yurtdışında olan biri olarak;
Eger planiniz arabayi uzun süre tutmak ise ve Türkiye'deki milyonlar gibi 3 senede bir araba değiştirmeyecekseniz ikinci eli var mi yok mu kasmayin. Bir arabayi uzun sure kullanmak her zaman 3 senede bir yenilemekten ucuza gelecektir, yeterki bakimini yapin.

Bu dedikleriniz icinde, yurtdışı verilerinde dayanıklı ve güvenilir olarak geçen araclar suzuki swift, hyundai i20 ve toyota yaris. Burada mantik ya az ariza cikarmasi ya da cikan arizanin kolay/ucuz çözülmesi. Bunlari reliability index gibi sitelerden bakabilirsiniz.

Ama ic dizayni, bagaj vs dedin mi daha iyi tercihler var. Ama dedigim gibi amaciniz bir arabayi uzun süre tutmaksa benim arastirmalarima göre daha cok asya modellerine donmek lazim.
Bu arada kia rio da dusunebilirsiniz, Avrupa'da 7 yil garantili ama anladığım Türkiye'de 5 yil. Gene de uzun süre arabayi tutmak isteyen biri icin düşünülebilir.

Bir diger konu da swift ve yarisin bagajlari yetmeyebilir uzun süre kullanim icin. Sanki i20 ve rio bu açıdan daha iyi ve gene garantileri sayesinde güvenilir.

Motor ve otomatik konusunda yorumum yok cunku bahsettiginiz motorlar genelde burada yok.

vay babam vay, bu arabalar 150bin he mi? 2018 yazinda a180'imi 100bin'e iyi sattim diye dusunuyordum.

sifir araba ihtiyaciniz neden var bilmiyorum, tercih meselesi tabii. ama ayni araclarin 1-2 yasinda olanlari tahminim 10-20bin oynar. ben turkiye'ye geldigimde en son clio kiraladim, ic design e malzeme kalitesi biraz tirt, ama iyi gidiyor

Çocuk gelecekse bagaj önemli. Bu araçlar memnun etmez. Gerçi yeni clio golften bile büyük bagajla geliyor ama şansınız varsa c sınıfına yönelin.

hacı fiyatları görünce resmen çenem masaya düştü. hayretler içindeyim. 150 bin clio'ya vereceğime 4-5 yaşında taş gibi ikinci el araba alırım ben.

+bu arada herkesin dediği gibi; sifir almak yerine ikinci el almak daha iyi. Yani Türkiye'de emin değilim çünkü fiyatlar sacmalamis halde ama Avrupa'da sifir araba ilk iki yilda ciddi deger kaybı yasiyor bu sebepten ben de 2018-2019 bakiyorum genelde.

Size tavsiyem, hem guvenilir olmasi acisindan, galeri vs degil direkt firmalarin kendi ikinci el ağından, hala garantisi devam eden bir kia, hyundai gibi markalara bakmaniz.hem rio hem i20 sizi bagaj olarak uzmez ve garantisi de kafanizin rahat olmasini sağlar.
Ya da toyoto corolla; bahsettiginiz fiyatlara dizel 2018 otomatik corolla buldum (bilmiyorum normal mi) ama toyota Corolla dünyada dayanikli denilince akla gelen ilk araba gibi bir sey acikcasi.

Çocuk olacaksa bagaj önemli aralarında en iyi bagaj astra sedanda. 1.4 turbo biraz fazla yakar ama sürüşü güzel. Diğer araçların bagajı ile arasında büyük fark var. Iç hacimde öyle. Ilk arabanız olacaksa ikinci el daha mantıklı sorun olsa için daha az yanar :).

astra sedan asla almazdım, 7-8 yıllık kasa. yeni corsayı tercih ederdim kesinlikle güncel güncel uzun süre binersiniz ya da ibiza.

sıfır şart değilse ikinci el astra k kasa, hatchback versiyonu yani 2017 -18 bulunabilir gibi temiz.

C3'te eat6 olduğunu bilmiyordum, eat6 varsa onu alın; yoksa Yaris alın çünkü onda cvt ve Toyota kalitesi var. Diğer yanıtların aksine o parayı verebilecekseniz sıfır almanızı ve oldukça uzun bir süre satmadan kullanmanızı öneriyorum.

Sıralamam Astra, Polo, c3 olurdu.

Hocam bu arabaları zamanında deliler gibi araştırmış, her deliğe girmiş sorup soruşturmuş, ekşi’deki tüm kullanıcı entry’lerini hatmetmiş, ustalarla görüşmüş, Facebook gruplarında sinsi sinsi insanlara araba sormuş biri olarak, Yaris diyorum. Neden? Hem ikinci el piyasası var, sağlam olduklarını bildikleri için bu arabaya yöneliyorlar, hem de arıza çıkarma ihtimali düşük arabalar.

Peki ben ne yaptım? C3 aldım... elimdeki para o kadardı çünkü... ( ikinci el )

Not: polo’yu araştırmamıştım param yetmediği için :)

@kirmiziayakkabiligargamel yaris onun iki ufak kardesi.a
Aygo, yaris, auris, corolla.

@logistic evet haklısınız, ben hepsini birbirine kattım.

Benim araştırmalarıma göre Yaris en iyisiydi, onun abisi Auris’ti. Auris de güzeldi ama pahalıydı.

artılarıyla eksileriyle enine boyuna değerlendirdim, tercihimiz %90 yeni clio olacak gibi görünüyor.

tercih sebepleri güvenlik (euroncap puanları "güvenli" denen birçok rakibine göre şaşırtıcı derecede iyi), iç hacim ve bagaj hacmi, yakıt ekonomisi, modelin pazar payındaki yeri ve satış sonrası ağı oldu.

herkese öneri ve fikirleri için teşekkürler.

Vaka sayısı test sayısı ile doğrudan ilişkili.
1 milyon kişiye abd’de düşen test sayısı 50 bin.

Türkiye’de 10 bin. Abd nüfusu Türkiye’nin 4 katı.
Bu durumda ülkemizdeki vaka sayısı durumu popülasyona oranla daha fazla.
Yani aslında iki ülkede de benzer karantina önlemleri alındı. Abd’de sorun sağlık sisteminin acil vakalarla başedememesi.

Seattle’de bizim buradaki gibi zorunlu sokağa çıkma yasağı olmamış. Çıkmayın tavsiyesi verilmiş fakat çıkana da ceza yok. Mağazalar, restoranlar falan kapanmış. İnsanlarda da umursayanlar %50-50 imiş.

@yoa türkiye'de milyon kişi başına 23000 test var 10000 değil.

kaynak: www.worldometers.info

normal şirketle aynı işçi açısından bi fark yok.

Maaşlar gelir vergisinden muaf

Maasi gelir vergisinden muaf olacak. Brut maas uzerinden konusulursa gelir vergisi yanina kar kalir. SGK tarafi tamamen ayni.

www.instagram.com
Bu geldi aklıma eheh :)

Saati mi oluyordu ki?

O günkü işlerimi bitirmeden başlamıyorum, o da 5'i buluyor genelde. Bazen biraz daha erken.

gunune gore degisiyor, bazen 12-13 de basliyorum ogle yemegi yaninda sarap, bira vb. bazen 16-17 oglen rakisi bazen 20-21 viski :)

Genelde yemeğin yanında bira veya şarap içiyorum, veya rakı sofrası kuruyorum. Evde olduğum zamanlar if yapıyorum, saat 9:00-17:00 arası, onun için saat 17:00 olmadan önce bitirecek şekilde başlıyorum. İş günleri de eve gelip yemeğe başlayınca işte saat 18:30-19:00 gibi.

Asla 21.00’dan önce başlamam.

Fark etmez. Gunluk islerimi aksatmadigi surece, her saatte onemli olan miktar.

Pazar günleri online toplasip brunch yapiyoruz iki aydir. Saat 11.30, 12 gibi bir iki kadeh kopuklu sarap iciyorum, sorun degil.

Ogle yemeginde sarap actigim da oluyor, saat 15-16 gibi.

6 dedin mi baslarim.

edit: aksam 6 tabi bu :D

belirli bir sebep olmaksızın "dur bu akşam içeyim" diyerek başlamışsam genelde 8 civarı. yavaş içiyorum. istediğim kıvama gelmem bazen bir, bazen 1.5 saati bulabiliyor. üstüne 2-3 saati de öyle geçiriyorum. gece 12-1, bilemedin 2 dedin mi yataktayım. ertesi gün de tertemiz kalkıyorum. temiz.

Saat 6 civarı tüm işleri bitirdikten sonra başlarsam yorgunluğun üzerine keyfi bi başka oluyor. Gerçi o saatten önce hemen hemen hiç içmem. Akşamcıyım ben.

20:00dan sonra genelde.

benim de aklıma bu geldi.

www.youtube.com

Fark etmez. Kimi zaman öğleden önce. Kimi zaman yemek hazırlarken. Alışverişe çıkmadan bir iki kadeh fondip yaptığım bile olmuştu.

Sevgi güçlü. Bütün savaşlara rağmen Dünya nüfüsünun sürekli artması başka nasıl açıklanabilir?

Sevgi.

Nefretin harekete geçiririci, itici bir güç olduğunu düşünüyorum. Sevgi ise kedi gibi munis bir his. Benim kanaatim nefretin, sevgiye diz çöktürüp tövbe ettireceği yönünde.

Nefret +1

nefret.
dünya nüfusunun en az yarısı sevgisiz seksten meydana gelmiştir.

nefret.

"Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir." Soren Kierkegaard

sevgiden daha güçlü olacak ki onun yerini alabilmiş.

Nefret

Dark side daha güçlü.


Ama keyifsiz işte. Daha fazla güç keyif vermiyor her zaman :(

ikisi de güçsüz bence. zamanla ikisi de azalıyor. tabii evlat-ebeveyn sevgisini ayrı tutmalıyız fakat beni harekete geçiren tek şey merak sanırım.

Sevdiğin kişiye duyduğun kızgınlıktan doğan affedememe ve bunun neticesinde hala severken oluşan nefret dünyanın en güçlü şeyi.

guc nefrettir.

sevginin guc ile alakasi yoktur.

Sevgili leonardo bence yanılıyorsun
Sevginin güç ile sonsuz alakası vardır
Çok alakası vardır bile yazmadım çok alakası
Vardır yazmam az gelir sevginin güç ile
Sonsuz alakası vardır sevgi sevmek aşk insana
Neler yaptırır bir düşün ne güçlükleri yenmesini sağlar bir düşün
Sevgi de nefret de güçtür ikisinin gücüylede
İnsanlar en olmaz yapılamaz denilen işleri yapmışlardır
Bundan sonrada yapacaklardır

Son söz benim ikiside eşit derecede güçlü.

Mashattan'a baktiniz mi? Yuksek mi kiralar?

Ayda 3500 lira kira verip çile çekersin. Marmaray ve m2 metrosu hindistan gibi kalabalık oluyor. Bana kalırsa o bütçeye o bölgenin yakınlarından bir ev tutmanı öneririm.

@brkylmz Mashattan’da 2+1’ler 5k’dan başlıyor :(
@roket adam Anadolu yakasındaki gibi güzel ev bulamıyorum, olanın da kirası 2 katına çıkıyor.
@cosmicstring şimdiye kadarki işleri hep koşa mesafeli ve servisle oldu. Burada da metro olması cezbediyor, ama kalabalıktan da gözüm korkmuyor değil hani..

İstanbul'da yaşadınız mı, hayattan beklentileriniz vs nelerdir bilmiyorum ama 3500 lira kiraya veren adamın hayat kalitesi yönünden de bir beklentisi vardır diye düşünüyorum. İdare eder bir ev ve semti her gün 2 saat kalabalık metroda kalmaya tercih ederim muhtemelen (özellikle de şu salgın günlerinde)

Göktürk.
3.000(belki de bi tık daha düşük fiyata)temiz ev bulursunuz. 500’de aidata gider. Ulaşımı sorunlu fakat iyi kötü bi araba alırsanız çok rahat edersiniz.

Gayrettepe’de belirttiğiniz bütçede yeni 2+1’ler bulunabilir. Metroda geçen süre de yarı yarıya azalır. Kadıköy Bostancı hattı da İstanbul’da yaşanabilecek en güzel yerlerden fakat ulaşım açısından Avrupa yakasında olmak daha mantıklı olabilir. Sarıyer’de Hacıosman, Tarabya gibi yerlerde de görece daha yıllanmış apartmanlarda 2+1, 3+1 bulunabilir. Yine buralardan gidiş yarım saat sürer.

Ev kesinlikle işyerine yakın olsun. İstanbul trafiği başka hiçbir şeye benzemez. Milyon dolar da kazansanız adamın içini kemirir yaşam enerjisini çeker içten içe öldürür. Bunun karı var kışı var.

Maslak tarafındaki işyeri için hacı osman, tarabya, sarıyere kadar uzanan bölüme de bakabilirsiniz. uygun fiyatlı nezih hatta ormana yakın ev bile bulursunuz. aksi istikamette zincirlikuyu kırmızı çizgi olsun. ötesine geçmeyin.

Bahsettiginiz semtler yasamak icin cok guzel ama kiralik bulmak bu aralar biraz zor. Son depremden sonra yeni binalardaki kiraliklar yok denecek kadar az ve cok pahali (min3500).
Sabah trafigi ve yogunluk konusunda diger arkadaslara katiliyorum.

Hangi şehirden geliyorsunuz bilmiyorum ama ben Eskişehir'den buraya geldim. İstanbul'a taşındığım ilk yıl Avrupa yakasındaki işimden Şenesenevler'in az ötesindeki evime toplu taşımayla dönerken özellikle kışın yolda sinirimden ağladığımı biliyorum. "Ben niye evime ulaşamıyorum, bu saatte yağmurun altında niye hâlâ yollardayım" diye.

Karşıyı bilmiyorum, güzel semtler önerilmiş. Daha küçük bir şehirden gelip her gün o yolu çekmek çok zor, onu söylemek istedim.

Şarap gibi düşünün ama tam tersi. Yıllandıkça verimi düşer. Motorun ömründen yersiniz.

yağ bozulur değiştirmek lazım.

Zamanla yağda bozunum oluyor deniyor. Değişmesi lazım .

ben de hiç kullanmasanız dahi her sene değiştirin diyenlerdenim.

1.5 senede hiç bir şey olmaz ,sallayanlara bakma sen.

Tam ya da yarı sentetik yağlarda kimyasal bozulmalar başlıyor havayla temas ettikten sonra, 1 yılda değiştirmek gerekli.

Ama mineral yağda kolay kolay sıkıntı olmaz 1,5 senede.

2012 model araca mineral yağ koyulmamıştır, sentetik ya da yarı sentetiktir.

Araç yatmaya devam edecekse değiştirmeyin tabi, ama çıkarıp kullanacaksanız değiştirin.

Kullanacaksanız derken çıkarıp kısa bir sürüş yapılıp tekrar aylarca yatacaksa ben olsam değiştirmem, ama bir kaç ay kullanılacaksa değiştiririm.

Öyle yağ 1 yılı geçti diye motorun ömründen hemen gözle görülür kayıp yaşatmaz, o motorun bittiğini kolay kolay göremeyiz.

1 haziran cafeler,restoranlar; 1 temmuz sinema,tiyatro,konser vs. diyolla.

ya diyorlar mantığı anlamıyorum ben işte. kesin bir genelge yokken sırf kulaktan duyma bi haber için bu kadar hazırlık saçma geliyor bana. ee açılmazsa nolcak bu kadar masraf boşa gitmiş olmayacak mı? adamlar baya tadilata girişmişler

yurtdisi da ayni durumda. yasadigim yerde 15 mayista acilacak dediler, herkes hazirlik yapti son gun iptal ettiler 1 hazirana attilar.

Birinde açılmazsa 15 inde açılacak. Hazırlık yapmazsa ve açılırsa cebinden yemeye devam edecek. Risk alıyor, tutarsa kazanır tutmazsa giren girmiş zaten.

SOSYAL YAŞAM ALANLARI
• Umuma açık istirahat ve eğlence yerleri
ile çay bahçesi, dernek lokalleri, yüzme
havuzu, kaplıca ve spor merkezleri gibi
tesislerin açılması (1 Haziran 2020)
• Ören yerlerinin açılması (1 Haziran 2020)
• Nikâh salonlarının azami %25
kapasitesinin aşılmaması şartlarına
uyarak kademeli açılması
(1 Haziran 2020)
• Mesire yerleri ile piknik alanlarının
açılması (15 Haziran 2020)
HAFTASONLARI SOKAĞA ÇIKMA
KISITLAMALARI
• Sokağa çıkma kısıtlamalarının kaldırılması
(1 Haziran 2020)
SINIR KAPILARINDAN GEÇİŞ
• Salgının kontrol altına alındığı ülkelerle
olan sınır kapılarının yolcu giriş-çıkışına
açılması
(15 Haziran 2020) *
* Alınması gereken özel tedbirler ilgili Bakanlıklarca uygulama tarihinden önce belirlenerek ilan edilecektir. Sayfa 03
* Bulgaristan ve Yunanistan sınır kapılarının
açılma tarihi salgının seyrine göre 1 Haziran
2020’ye çekilebilecektir.

Cumhurbaşkanlığının yayınladığı normalleşme planı

Sosyal medyada sohbet platformlarında dolaşan "Normalleşme Planı" başlıklı PDF dosyasının doğru olmadığı, böyle bir planın açıklanmadığı öğrenildi.

dunyayigezmek.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Bir de Dostluk Karavanı vardı ama artık hiçbir şekilde ulaşılamıyor bölümlere TRT teliften dolayı engelliyor.

www.youtube.com

www.youtube.com

oitheblog.com
bayılıyom bu kızlara, hem eğlenceli hem de isabetli önerileri var. samimiyetsiz tourist trap şeyler yapmıyorlar, yapıyorlarsa da öyle olduğunu söylüyorlar.

yırtık pantolon

Sorun sizde olmayabilir. İnsanlar belirli bir yaştan sonra tanıştıkları kişilerle çok yakın olamıyorlar, sık iletişim kurmuyorlar. İş değişimi, il değişimi, evlenme, depresyon vb de aradaki bağları zayıflatıp koparabiliyor.
Kimse açıkça "bundan sonra görüşmeyelim" demedikçe iletişimi net bir şekilde sonlandırmış olmaz.
Değer verdiğiniz insanlar arayıp sormasa da siz arada hal hatır sorun.

eğlenceli değilsindir.

Sorun sizde değil bence çünkü benimde başıma geliyor ve genelde beni sarmayan insanlarla bende konuşmuyorum onlar da çok konuşmuyor benim konuşmamamın sebebi paylaşabileceğim bişeyin olmaması ve onların da benim yaptığım başardığım yada konuşmak istediğim alanlarda yetkin ve bilgili olmamaları bu sebepten muhabbet dönmüyor en basidi çevremde oyun oynayan biri bile yok yani girer eğlenir muhabbet edersin öyle bile yok yani ..

Senden elektrik almıyorlar, sohbetin çekici gelmiyor yada yaptığın konuştuğun şeyler insanları senden uzaklaştırıyor. Ofis de biri vardı erkek erkeğe ne konuşursak kadınlara yalakalık olsun diye anlatıyor tabi böyle olunca kimse onunla öğlen yemeğe aksam iş çıkışı yada hafta sonu etkinliklere çağırmıyor neden? Kimse sözlesmedi dislamadi ama arkadaşlık yapmak istemiyor.

Bir değil bir çok iş okul sosyal çevreniniz de durum böyleyse sorun sizde kendinizi kandırmayın. Samimi olun gerekirse samimi insanlardan nerde hata yaptığınızı yada onlara ters gelen şeyleri izah etmesini isteyin.

Örneğin iş çevresi; bir kaç kişi var, katiyen yardımcı olmak gibi dertleri yok, ben herkese seve seve yardımcı olurum nazım herkese geçer, onlar bana kiyak gecer bazen , bazende ben onlara hep samimiyet yardımcı olma bunlar sosyalleşme ile geliyor ve iş okul yaşamı dışına taşıyor.


Tavsiyem dışardan birinin tavsiyesi sizi tanıyan. Bıçak sırtı gibi bütün çevren senden kaçamaz.

bir arkadaşım vardı. ortak arkadaşlarımız çok. hemcinsim. hastalandı, hastaneye ziyaretine gittim. doğumgününde sürpriz olsun diye işyerine hediye yolladım. bir dönem beraber çalışmıştık. arkadaş ortamlarında muhabbet fena olmuyordu.
neyse, bir gün beraber akşam cafede oturduk. aya bayılazaam, hiç konuşacak şey bulamadık. durup durup "ee nası gidiyor yaa" falan dedik, tanıdığımız insanlar hakkında konuştuk ve kimse kalmadı. bunaldık.
ama ortak arkadaşlarımız olduğunda gayet iyi gidiyordu muhabbet. ikimiz yalnız olduğumuzda konu bulamadık.

o gun anladım durumu. samimi arkadaş olmak için çok nedenimiz vardı ama sarmadı muhabbetimiz. neden hâlâ bilmiyorum.

bunun yanında, samimi arkadaş olmak, yani başına bir şey geldiğinde anlatmak için o kişiyi aramak isteme seviyesine gelmek zor. işyerinde selamlaştığım, odama geldiğinde kahve ısmarladığım çok kişi var. ama iş arkadaşı olup da sonradan samimi olduğum kişi çok azdır. iş, kurs, sosyal ortamlar falan, hepsinden 1-2 kişi anca dost oluyor.

birçok kişiye telefon numaranı vermişsindir, bazılarıyla konuşmuşsundur, ama konuşmayı ilerletmek için apayrı bir sinerji gerekiyor. aşk gibi bu, arkadaşlık da nedensiz şeylere bağlı. ne insanlarla karşılaşırsın, şartlar uygundur, ama aşık olamazsın, o hesap.
hayat, insanları eleyerek, birilerini daha ön plana koyarak devam ediyor. ama senin unuttuğun insanlar kötü demek değil. birileri seni aramayı unutuyorsa bu da seni kötü kılmıyor. uyuşmamak. tam nedeni bu. seni arama ihtiyacı hissetmemelerinin sebebi belki de yok. bu sebepsizlik varsa, samimi olamazsın zaten.

bütün bunların yanında, şu an bile kapısını çalıp içeri girebileceğim samimiyette olduğum kişileri düşünüyorum da, mesela en samimi dostlarımdan biri ile, tesadüfen tanıştık. iş için sadece bir imzası gerekiyordu, gittim, ayak üstü konuştuk. birden ısındık. kardeşim gibidir. neden onunla bu kadar samimi olduk? ortak noktalarımız mı çoktu? hayır. hayatlarımız birbirine çok benzemiyor bile. ama bunun da mantıklı bir sebebi yok.

hasılı, hayat ilerliyor ve birileri geride kalıyor, birileri seninle yanyana gidiyor.

yavaş yavaş soğutuyorlar kısa cevapla vs. diyorsan o zaman seninle arkadaşlık yapmaktan artık zevk almıyorlar denebilir.
ya da; aniden sonlandırmak derken, bişey diyorsun cevap vermiyorlar mı? o zaman senden "kaçmaları" için bir sebepleri olmalı, bunu sadece ilgi çekici olmamakla açıklayamayız bence.

insanlarla sohbeti kesmek için kırıcı olmalarına gerek yok. aksine, özellikle sohbet etmekten keyif alınanlar haricindekilerle sohbet edilmemesi normal olan bence. senin sohbetinden, arkadaşlığından keyif almıyorlar muhtemelen. ya da kendinle ilgili fark edemediğin bir "garipliğin" olabilir, bunu o konuşmayı kesenlere sorabilirsen daha gerçek cevaplar alırsın muhtemelen.

ben o sohbeti kesen tarafta oluyorum genelde, birileriyle düzenli bir arkadaşlık ilişkisi yürütmek kolay bişey değil bence. yürütebildiğim arkadaşlarımla olan iletişim şeklim ise 1 ay konuşmayıp konuşacak bir şey olunca konuşmak ya da buluşmak üzerine. bazıları ise sürekli konuşmak istiyor, o tiplerle çok arkadaş olamıyorum. var öyle bir tane mesela, onun en yakın arkadaşı benim ve konuşmayı paylaşmayı çok seven bir tip; çoğu zaman darlanıyorum. çok sevdiğim bir insan olmasa senin başına gelen gibi pat diye kesmiştim iletişimi. onun da bana bir zararı kötülü yok, aksine yardımseverdir ve vakit geçirmeyi de severim. ama her zaman ya da her şartta değil. sen de böyleysen ve seni de "çekmek" istemiyorlarsa ve bunu yüzüne söylemek istemiyorlarsa pat diye kesiyor olabilirler görüşmeyi.

bana da oluyor bu tabii. hatta biri vardı duyurudan, güzel sohbet ediyorduk. bir gün mesajıma cevap vermedi, ben de üstelemedim. sonra o da bi daha yazmadı. 1,5 sene falan konuşmadık bi daha. sonra geçenlerde yine mesaj attı buradan, yine sohbet ettik kaldığımız yerden -ki gayet keyifliydi, özlemişim konuşmayı demişti- 3-5 gün konuştuk, sonra yine cevap atmadı. ben mesela empati yapabiliyorum o insanla, benimle ilgili ya da kendiyle ilgili olması fark etmiyor, canı konuşmak istemiyor demek ki diyorum.

hatta bana şey oluyor, bazen bu cevap vermeme durumu geçici oluyor, sonra konuşmak istiyorsun; bakıyorsun 10 gün olmuş. utanıyor insan bir daha yazmaya, böyle kopup giden ama aslında konuşsak iyi olurdu dediğim arkadaşlarım da var. bunun çok kibarca bir hareket olmadığını biliyorum ama yeri geliyor kimseyle konuşmak istemiyorsun, yeri geliyor o insan sana resmen "batıyor".

ganbatte +1 birebir katiliyorum. Genelde diyalogu kesen tarafim.

Buraya yazmadığın ek bişiler olabilir mi?

Mesela fazla pasif misin? Fazla mı kontrolcüsün? Belki de biraz kıskançık hissediyordur karşı taraf. Durduk yere insanlar iletişimi kesmez yoksa :)

superfluid, çevreden cevreye değişiyor yukarda bir arkadaşın bahsettiği gibi. bu durumla daha çok karşılaştığım grup dinamiklerine göre biraz mesafeli kalıyorum ve beklentileri aksi yönde anlaşılan. çözebildiğim kadarıyla durum bu :)

@bez çanta o zaman etrafındaki insanları bi gözden geçir, çok çıkarcı bi kesim gibi gözüküyor öyleyse :) Her zaman doğru insanlar etrafımızda olmuyor maalesef. Bazen de bizim kalkıp gidip arayıp bulmamız gerekiyor, bilmiyorum o çabada mısın ama :)

www.e-imzatr.com.tr

biz burayı kullanıyoruz.

Hocam ben e-fatura için foriba kullanıyorum. İmzayı devletten aldım ama o javalı falan programlar leş. Foriba alıp internete yüklüyor imzayı, sonra fatura keseceğim zaman benim imzamla imzalıyor. Aynı şeyden mi bahsediyoruz emin değilim ama böyle bir şey var, belki faydası olur :)

Virgin dinlemiyorum ama tahminim şu

youtu.be

hocam bahsettigim sarkı yerli...

Taladro - uçurtma

oğlanın nişanı sana itelemiş muhasebecin. 700 lira çok ekstra bir hizmet yoksa.

www.muhasebeweb.com

bu isin kesin bir ucreti yoktur. ancak fiyati normal degil biraz daha uygun olabilir.

25 kisilik sirket, e fatura kullanici ve 700 tl'den aza bakiyorsa diyecek bir seyim yok... asgari ucret bellidir, onun altina bakilmasi kabul edilemez! alacaginiz hizmet iyi olmayacaktir; bu dediginize 200 TL'ye bakanlar bile var ayrica!!!

400 civarı makul bence. İki katını ödüyor gibisiniz.

700 biraz fazla sanki. 25 kişi e-fatura mükellefi için ise az. 2 çalışanınız varsa ve fatura sayınız söylediğiniz gibiyse bir daha görüşün derim. Ayrıca tarife mevcut, tarifeye göre orta yolda buluşabilirsiniz.

İstanbul’da iseniz, şirket türünüz Anonim veya ltd ise asgari ücret alıyor.düşüğünü istese de yapamaz .
Kontrol için, googleye bulunduğunuz il ve smm asgari ücret tarifesi yazıp, kontrol edebilirsiniz.

Teoride İstanbul, pratikte kısmet

06 plakaysa daha çabuk satılır. plaka önemli.

şu aralar her yerde zor. Satışlar durdu resmen.

ankarada ulaşım kolay potansiyel alıcıyla buluşmak da daha kolay olur.

Sultanahmet meydanındaki dikilitaşin altında bulunmuştu

Mehmet Karahanlı = Selahattin Beyazıt idi sanırım. Üzeyir garih ise samuel vanunu.

5bin dolar ile 25bin dolar arasında değiştiğini okumuştum ne kadar doğru bilmiyorum.

bi yerde de şöyle birşey yazıyor;

A Bayraktar costs about 3,5-4 million(47 million for 12 drones were paid few year ago).

Other details;

Bayraktar is 93% locally produced

8 armed Bayraktar entered service 4 months ago and this year 14 more armed Bayraktars will enter service(they delivered that 8 batch earlier than promised so there might be increase in 2018 numbers)

There are 38 Bayraktar Tb-2s in service (15 armed).

Other than Bayraktar there is Anka(which is more advanced and has more indigeneous systems) and Vestel Karayel(which is more advanced than Bayraktars but not that much).Anka has armed versions and Anka costs 5-8 million dollars(There are few armed ones and in total 10-20 Ankas are in service.2 Satcom models entered service few weeks ago).Karayel has an armed versions but goverment didn't buy it.

Economy minister said Turkey paid 250 million dollars(including training and maintance) for 10 herons(the ones we got were very problematic) if you want to compare prices.

It doesn't seem like it was hit(another Bayraktar did an emergency landing at the start of ES.Afaik that one and this are the only Bayraktars that got damaged/destroyed) though we can't be sure without details.The important thing here is the lives of pilots which is the best part about uavs.


www.patronlardunyasi.com

Ingilizce kaynak daha doğru duruyor, 25bin dolar bile komik bir rakam çünkü

dronelardaki izleme sistemlerinin gramı altından pahalı.

Ya bu iha/siha'yı damadın şirketi mi üretiyor? Yani devlet bütçesinden damadın şirketine mi gidiyor para? (Cevap değil ama kafama takıldı)

selam bayraktarda kullanılan 100 hp rotax motorun muadili(iha, amatör spor uçak, siha vb) google fiyatı 24bin dolar

yani şöyle bayraktar iha'nın özelliklerine baktığımda 100 hp rotax motor diyor.

www.flyingmag.com

direkt olarak iha siha maliyeti 25bin dolar olayı çöp oldu.

ikincisi kim bilir elektronik ne komponentler alınıyor yurtdışından.

bizim yaptığımız dediğimiz olay sanıyorum ki çok büyü ihtimalle.

1 karbon fiberden kaporta üretmek ve bunun tasarımı

2 bu ürünlerin yazılımını geliştirmek

3 ve montaj.

benimkiler sadece tahmin ama şöyle bir bakalım, milli araba milli araba dediler yıllarca ne çıkardılar ortaya ilk seferinde? chevrolet bir aracın ön tampon hariç herşeyiyle tıpatıp aynısını.

araba yolda gidiyor, iha gökyüzünde, üstelik insansız.

25bin dolar mi? :)

arkadaslar askeriyeden bahsediyoruz, 25bin'e kanatlarini alamazsin.

f35'ler 100 milyon dolar uzeri ise IHA'larin helalinden 1 milyon dolari vardir.

1 sistem 35-40 mEuro diye konuşuluyordu.1 sistem : 6 siha,2 yer istasyonu,yedek parça vs

@prole TUSAŞ (devlet kurumu) ANKA isimli ihayı üretiyor, çok yükseğe çıkıp çok uzun süre uçuş yapabiliyor, bir günden biraz fazla olması lazım. Asıl amaç ve görevi istihbarat ve bilgi toplama. Silahlısı yapıldıysa bilgim yok.

Damadın ailesine ait olan Baykar firmasının ürettiği iha ve sihalar ise 3-4 model vardı, ANKA'ya göre daha ufak ve daha atikler bildiğim kadarıyla, ağırlıklı olarak silahlı üretim yapılıyor.

Yanlış hatırlamıyorsam Vestel de iha işi ile ilgilenmeye başlamıştı, üretim de olması lazım ama TSK bünyesinde kullanılmıyor.

TSK bünyesine ilk katılan İHA Baykara ait, yıl 2007 olmalı. ANKA ise 2010 gibi test edilmişti sanırım.

Damat denilince muhalifler olaya tersten bakıyor, sanki devlet damada bu işi yap diye teşvik etmiş gibi algılıyolar.

Tam aksine RTE Selçuk Bayraktarı yararlı ve faydalı bir adam olduğu için damat aldı bana göre :)

Yani Selçuk Bayraktarın geçmişine baktığınızda damat olmadan önce de, AKP kurulmadan önce de bu işlere kafa patlattığını, babası ve abisini bu iş için ikna edip çalışmalara başladığını görebilirsiniz.

Gelelim fiyata, İsrail üretimi heron yanlışım yoksa 18-20 milyon dolar fiyatı vardı. Emin değilim yalanlanabilir.

Bayraktar için ise şöyle bir haber var 2016 yılına ait, 12 adet iha için devlet Baykar'a 44 milyon dolar ödemiş. Basit hesapla tanesi 3.66 milyon dolara geliyor.

Değil israil ve abd üretiminden ucuz olması, aynı paraya mal edilse bile bu teknolojiye devletim tüm imkanlarıyla tam destek vermeli.

Öncelikle maliyeti 1 milyon dolardan kesin fazla, üzerinde kullanılan kameralar 100 bin dolardan daha fazla, motorlar ve aviyonik sistemler işin içine girince maliyet 1 milyon doları rahat buluyor. Bundan bir kaç yıl önce emniyet 6 iha için 36 milyon dolar ödemişti.(linkini aşağıya bırakıyorum) Bayraktar firması da bu işi babasının hayrına yapmıyor. Bu işten çok ama çok ciddi para kazanıyorlar. Ayrıca sadece sattım bitti demiyorlar. İlerleyen zamanlarda parça ve malzeme de satıyorlar devlete. Yani ciddi bir ticaret söz konusu bu işte.

Vestel savunma da iha işinde ve onlarda 2006 da başladıkları işte karayel taktik iha üretiyorlar. Vestel savunmanın ihası baykar iha ile aynı sınıf ve bu sınıfın adı Taktik iha. Tai'nin yaptığı ihanın sınıfı ise male iha. Anka iha ile karayel ve tb2 yi kıyaslamak d segmenti bir araba ile b segmenti bir arabayı kıyaslamak gibi olur. (ANKA çok daha büyük ve çok daha fazla faydalı yük taşıma kapasitesine sahip)
Gelelim Vestel savunmaya bu firmanın iha'sı gayet başarılı bir iha ancak baykar(kayınpeder) faktöründen dolayı bugüne kadar 100 adet devlet kurumlarına sattı. Vestelden 1 adet dahi almadılar. Buna rağmen vestel ihayı ihraç etmeyi başardı. Artık hedef olarak türkiyeyi düşünmediklerini çünkü devletin sahip çıkmadığını düşündüklerini duydum.

www.yenicaggazetesi.com.tr

25bin dolar bana da çok komik geliyor ama 20 milyon dolar da çok fazla. bugun bir f16 o kadar. ki kaç tane ankayı düşürdüler..

Siha'ları bilmiyorum ama Tusaş (TAI)'nin ürettiği Anka'ların satış fiyatı yaklaşık 10 milyon dolar. Bayraktarın ürettikleri daha küçük, muhtemelen maliyetleri de daha azdır.

25 bin dolar belki kaldırma maaliyeti olabilir.

Nöbetçi kuleleri vardır.

Hareket radarı var. İha var. Gözetleme dürbünleri var. askarad var. Sahil güvenlik devriye botları var.

Falanca sevgilin olduğunu söyledi, ne iş? diye sor direkt.

falanca söyledi demesem? falanca ile de arasının bozulmamasını istemem, ayrıca falanca bunu duyarsa bana çok kırılır niye böyle bişeyden benim haberim yok diye.

Sor direkt.
Kimden duydugunu aciklamak zorunda degilsin.

anı yaşa :')

hiçbir tepki verme, aynen devam.

tepki vermemek bir seçenek değil, iş ortamında sevgilisi olan biriyle beraber oldu dedikodumun çıkmasını istemem. bilmiyordum da diyemem ortak arkadaş yüzünden.

oyna devam

Ayni is yerindeyseniz salla. Görüşme

Arkadaşınız sizi zarflamıyorsa ilişkiyi azaltarak kesin

Duygusal bir şey hissetmiyorsan devam et.

bana kalırsa ne olursa olsun yüzleş açık açık sor kimin ne söylediğinin önemi yok doğru mu yalnış mı önemli olan bu sen de tavrını ona göre koyarsın. şunu düşün flört ettiğin kızın sevgilisi sen olsan ne yapardın eğer doğru ise o kızdan kimseye hayır gelmez kardeşim. hıı bi zarf atıldıysa yada sevgilisi yoksa sende ona göre ilerlersin yoluna

empati kurma taraftarıyım bu noktada. sevgilisi varsa takılmak hoş değil diye düşünüyorum

Aynı iş yeri olayı sıkıntılı. Çok ciddi ilişki hariç, iş yerinden flört durumları sakıncalı.

İşinizdeki huzurunuz bozulur, kovulabilirsiniz, hatta bundan sonraki tüm kariyerinizi sıkıntıya sokabilir vs vs.


.

Aynı yerde çalışmak yeterince problem, sevgilisi olan biriyle daha da sıkıntılı ve çirkin. Değmez yani. Kendini düşünerek sor önce. Cevabına göre bakarsın duruma. belki arkadaşın yanlış biliyordur.

yapıştır geç, sıkma canını okşa patlıcanını knk. aynı iş yeri sıkıntı demişler ama artık oldukça hayatın içinden bir konu oldu. plazalar fingirdeşme yuvası.

İş yeri tehlikeli bence. İnsanın başına ne gelirse en yakınından gelir. Eğer sevgilisi gerçekten varsa Ghosting yaparak uzaklaşmak en güzeli.

bu işin içinde iş var bence. sana bunu söyleyen kişinin niyeti başka. ne bilmiyorum ama zarflama durumu var. senin ağzını arıyor bence.

@dafuq, bundan da şüphelenmedim değil açıkçası. bu ortak arkadaşla yan yana oturuyoruz, flört ettiğim kız arkadaşın yanına geliyor ama bana laf falan da atıyor, ben de arada karşılık veriyorum. bu esnada aramızda bir elektrik sezmiş olup da söylemiş olma ihtimali de var, ya da dediğin gibi ağız arama durumu da olabilir.

peki neden ağız arasın? sevgilisi olduğunu bildiğimde ne yapacağımı merak etmesi çok ergence değil mi? 28-29-32 yaşlar.

3. kişi bir sevgili olduğunu biliyor ama kim olduğunu bilmiyor olabilir de bahsedilen sevgili sen olabilir misin peki?

@emcekare olmadi einstein olsun bari, yok hocam başka bir erkek ismi verdi, tanıyormuş hatta bu ortak arkadaş sevgiliyi. "aa öyle mi var mıymış sevgilisi" dediğimde "evet var ama kötü davranıyor, kızı hak etmiyor o çocuk" dedi ortak arkadaş. ilişkileri kötü anladığım kadarıyla.

@IcedFlames, bu çok iyiymiş hahahah. ne yapacağıma karar vermedim henüz ama bunu bir seçenk olarak kaydediyorum bir kenara.

Ortak arkadaşınıza neden güveniyorsunuz ki? İkinizin tanıdığı biri sonuçta. Belki ortalığı karıştırmak sizi bu kızdan uzak tutmak için böyle bir şey demiş olabilir. Ya da sizi denemek, bu kıza ilginiz var mı yok mu diye öğrenmek için demiş olabilir.

Bence kızla konuyu konuşun. Böyle başkasından duyulan şeyleri kesin kabul edip hareket etmemek lazım.

Eğer kızın sevgilisi varsa ve siz de sevgilisi olan biriyle görüşmek istemezseniz görüşmezsiniz. Sevgilisi yoksa da belki eskisi gibi devam edersiniz. Size kalmış.

Bu ortak arkadaşı da saklamayın.

sevgiliinden ayrılmıştır yakın zamanda, bunu herkese ilan etmesi gerekmiyor, belki ortak arkadaş bilmiyordur? biz her gün kahve içip sohbet ettiğimiz iş arkadaşımızın boşandığını 6 ay sonra tesadüfen öğrendik mesela.

bir sormakta yarar var.
eğer sevgilisi varsa, neden iletişimi kestiğinizi bilir en azından.
böylece iş yerinde gereksiz ve gizemli bir gerginlik ortamı da oluşmaz.
durup dururken irtibatı kesmek yanlış olur.
bilmediğiniz şeyler olabilir.

@GoodMorningTeacher, ortak arkadaşı tanıyorum ve seviyorum; ortalık karıştırıcı bir tip değil, bilerek yalan söylemez diye düşünüyorum ama onlar benden daha eski tanışıyor, evine gider dışarıda görüşürler falan.

Sormaya ikna oldum. Nasıl sorayım peki?
"Sevgilin olduğunu duydum ismi de x'miş, keşke söyleseydin"
Nasıl bir giriş?
"x diye birini tanıyor musun :))))" bu çok mu dan?

Yakınır bir üslup mu olsun yoksa fazla net mi?

Dışarıda görüştüğünüz, yemek yediğiniz mekan varsa onu yemeğe davet edin. Yemek sırasında sohbet ederken "senin sevgilin mi var?" diye soru sorun. Zaten yüz ifadesinden az çok anlarsınız bir şeyler.

Acaba nasıl sorsam diye düşünmenize gerek yok bana kalırsa. Sonuçta kıza karşı duygusal bir şeyler hissetmiyormuşsunuz. Üstelik kız sizin sorunuza göre kafasıda farklı şeyler kurabilir.

"Sevgilin olduğunu duydum ismi de x'miş, keşke söyleseydin" derseniz kızın kafasından zaten "Biriyle benim hakkımda konuşmuş. Birisi ona sevgilim olduğundan bahsetmiş. Beni ve sevgilimi soruşturmuş. Keşke dediğine göre sevgilim olmasına üzülmüş." gibi şeyler aklından geçirecek. En iyisi düz sorun. Aldığınız yanıta göre sizde niye sakladın gibi şeyler sorabilirsiniz.

AÇILIN GELİŞME VAR!

bu ortak arkadaş benden sonra bu kızla konuşup beni övmüş, resmen pazarlamış hatta. siz birbirinize çok uyarsınız falan demiş. bunu bana kız söyledi az önce. "ama aynı zamanda bana sevgilin olduğunu da söyledi" dedim ben. BAMM!,
güldü, bir ara vardı ama onunla işler iyi gitmedi ayrıldık. sonra iş yerinde çok asılan oluyor diye soranlara var demeye devam ettim dedi. "e bu kızla çok yakınsınız nasıl söylemedin ona bittiğini" dedim. bitti diye söylemedim ona ama uzun zamandır üzerine konuşmuyoruz, bittiğini anlamış ki gelip beni sana pazarlamış dedi. zaten öyle olmasa benim sevgilim olduğunu düşünse niye gelip seni bana pazarlasın dedi. sevgilim olsa bunu sana söylerdim dürüstçe, gelip sana yürüyen bendim sonuçta ded.

bana mantıklı geldi. ortak arkadaşın benim ağzımı aramak için "sevgilisi var ama ilişkileri kötü" dediğini, yol yapmaya çalıştığını söyledi. bilmem siz ne düşünüyorsunuz...

buradan "ortak arkadaşta bi boklar var" diyen dedektiflere saygılarımı sunuyorum; bundan sonra size gelicem her gizemli konuda heheh

işin içinde iş var diyerek yine haklı çıktım :)

bence kız doğru söylüyor. yürü gitsin

Gercekren var olup olmadığını ogrenmenin baska yolu yok mu belki kiz dedi git buna boyle de ama caktirma diye?

Baskasinin lafi ile yola cikma kiza güzel dille sor yada farklı kaynaklardan bilgi edinmeye calis

Edit güncellemeyi sonra okudum yuru gitsin

Bence de gerçek kızın söyledikleri.devam et

öncelikle sevgilisini olduğunu nereden biliyor. belki kız etrafa böyle bir şey yaydı.

git konuş!!!

Sence İsrail'e kimse bir şey yapabilir mi :))

s200 var suriyenin elinde fazla yaklaşırsa vuruyorlar daha 3-4 ay olmadı vurdu bir tane. hatta bazı parçaları kıbrısa düştü vs.
o sistemler daha çok atılan füzeleri bertaraf etmek için. uçağın peşine düşersen ölme eşeğim ölme. telegramda vs bolca havada vurulma görüntüsü var israil füzelerinin.
israil bu olayda kavgayı başlatsın diye önden gönderilen çocuk genelde biraz da ona güveniyor. yoksa biliyoruz ki s300/400 açıldığında kimse izin almadan havaya bile bakamıyor.

Türkiye'ye karşı olan devletlerden hiç biri İsrail'e bir şey yapamazlar. ne füzesi..? resmi düzeyde dilleriyle bile eleştiri yapamazlar.

İsrail, genelde Suriye’yi Lübnan hava sahasını kullanarak vuruyor. Egemen bir devlet olsa Lübnan’a nota verir,savaş açar vs. Ama şu anlık öyle bir imkanı yok.

Esad'ın elinde çok eski teknoloji var. Olanlar da sıkıntılı. Esas hava gücünü Ruslar oluşturuyor.

Ruslar da, İsrail'e karşı hava savunma sistemlerini açmıyorlar.



.

Soğuk savaş döneminde ABD uçakları ve füzeleri seçerken Ruslar ekonomik nedenle hava savunma sistemini seçti. Hava savunma sistemlerinin radar ekosu var ve radar sinyalleri 360 derece düzgün bir daire alanını kapsamıyor haliyle maksimum menzil yeri gelince yeryüzünü şekline bağlı olarak girintili çıkıntılı değişiyor. İsrail de bu etki alanına düz bir rota yerine önceden belirlenmiş karmaşık sürekli eğilip bükülen yılan oyunu tarzı rota yaparak hava savunma sistemini aşıyor. Sam sarayının camlarının savaş jeti süpersonik patlama ile kırılması buna örnek. Sürekli taciz yaparak hava savunma sistemini test ediyor İsrail ve ABD. Sorun aslında ekonomik hava savunma sistemini yada hedef gerçekten vurulması hayati ise vurulur. Bir s400 bataryası 72 füze alıyor. 73 füze ile sistem biter tabi 73 füze atacak kadar önemli olmayınca hedef S200-300-400 caydırıcı oluyor. ABD geçen sene 100 lerce füze attı Suriye'ye yarısı heba oldu ama yarısı vurması gereken yeri vurdu. Mesele attığın taş ürküttügün kurbağaya degicek mi...

Türkiye'nin s400 almasına baştan beri karşıyım. Teknoloji transferi olsa samimi bulurdum ama sadece düz hava savunma sistemini boş iş

@ r evolution
dostlar savaşta görsün diye arada boş yerlere bir şeyler fırlatırlar
Suriye mi savaşta ?
Kaç İsrail askerini öldürmüşler bu zamana kadar ?

Yaşadığım kente yetkinliklerim kapsamında gönüllü hizmet etmek isterim. Alsın ben haftada 1 gün belediye de bedava çalıştırsın. Hem belediyenin yükünü hafifletirim hemde İstanbul'a bir katkım olur

metrolarda wi-fi/internet. sene olmuş 2020 hala metroda internet çekmiyor. resmen skandal.

Yeşim Meltem Şişli gibi yandaşlara 3 maaş(toplam 38 bin tl) verilmemesi.........

Metroda internet +1
Bi de yazın meydanlarda küçük küçük konserler olsun, fazla bilinmeyen gruplar falan, insanlar rahat rahat takılabilsin. - yaşadığımızı anlayalım biraz eğlenelim

Bi de İstanbul un en güzel yerleri otopark olmasın!

Özel otoparklara belediye yaptırimda bulunsun en az çift katli olma zorunluluğu getirilsin. Boş arsaya bekçi kulübesi dikip otopark deniyor. 200 araç alabilecekken 50 araç koyuluyor, yetmiyor, otoparkci yolu da kendi malı gibi gapsediyor. Bunlar yüzünden şehri terk edesim var.

Bazi otobüsler çok bakımsız. (80t mesela) Özel halk otobüsleri. Düz yolda giderken bile içimiz dışımıza çıkıyor. Diye kalk yaparken insanlar düşüyor. Üstelik bu otobüsler sabah saatlerinde aşırı kalabalık, insanlar binemiyor(mübalağa değil) 153e on onbir kez yazdığım halde talebimi kaydetmek dışında bir şey yapmıyorlar.

Öğrenciler için ucuz yemek yapsınlar. Okul yemekhanesinde her saat yemek olmuyor ya da onlar artik karın doyurmuyor. Genç insanların sağlıklı beslenmesi için belediye lokanta açsın muhtelif yerlere (sosyal tesisler hizmeti gibi ama daha ucuzu). Belediyenin işlettigi bir balkan lokantası yani. Sivillere tam, öğrencilere indirimli olsun. Disari 20 30dan aşağı yemek yenmiyor, onlar da sağlıksız.

belediye hele asli ve surekli hizmetlerini eksiksiz ve olması gerektiği gibi yapsın da baska ihsan istemez.
10 dakikada gelen otobüsüm 20 dakikaya çıkarılmış. insanları balık gibi taşıyan, soğuğa havasizliga mahkum eden belediyeden konser ve wi-fi istiyorsunuz cok komik oluyor. belediye yolcu taşımayı öğrensin once.

baska bir sorun da şu ki beyaz masaya yaptığım şikayet başvuruları, evet efendim tamam efendim diyerek geçiştiriliyor. otobus sayısı arttırma talebime "yeteri kadar talep yok" denilerek ret cevabı varıldı. oysaki her allahın günü kalabalıktan ötürü kavga var otobüste.

simdi konser mi isteyelim belediyeden wi-fi mi isteyelim. ben hicbir sey istemiyorum. allahindan bulsun alayı zira bizden bulacak bir şeyleri yok anladığım kadarıyla.

Sözlükte hazecrow’un incelemesi var. Onu bi okuyun.

Gectigimiz haftalarca Mehmet Açar ve Alin Tasciyan da trt2de yorumladilar filmi, youtubeda bulabilirsiniz.

ona bakarsan esaretin bedeli de birinci o listede. çok takma bence ama taxi driver en az 8.5 olmalı.

Zengin fakir çatışması anlatılıyor.

Haklısın, her ne kadar basit bir üslupla bu mu yani? desen de, aslında filme yapılan güzellemeler, senin bakış açından daha orantısız ve overrated.

TRT 2 de Mehmet açar ve alin tascıyan filmin kritiğini yapmıyor. Teknik açıdan değerlendiriyorlar, müthiş bir kurgu diyorlar, işte filmde 35. dk da seyirciye çıtlatılan şey filmin finalinde tekrar karşımıza çıkıyor" gibi teknik taraflar.
Zaten ekşi sözlükte de hazelcrow un film hakkındaki yazısı bunlarla alakalı.

İzledigimde sıkılıp kapattığım bir filmdi. Ben pulp fiction'a, leon'a, forrest gump'a, esaretin bedeli'ne hayran kalmış, her sahnesini büyük keyifle izlemiş biriyim, bu filmin seyirciye verdiği zevk onların onda biri değil. Zaten çok dar alana hitap ediyor. Çünkü evrensel bir tema ya da mesaj yok filmde dedigin gibi, spesifik bir konu var. Ve filmin başarısı da teknik şeylerdedir belki bunlar d abenim ilgimi çekmez. Dönemine göre sert bir film olması falan bunlar da sinemacılar ilgilendirir beni değil.

kalitesini bilmiyorum ama zeytinburnu demişlerdi.

Ali magazalari

Merter

@mutlu yillar sana

merter'de hangi mağaza?

Sözükte terelli temcik adlı yazarın bir öyküsü vardı o geldi aklıma.

(bkz: the lottery)

2010 yılında inci sözlüğün ilk yazarlarından angutyus'un hikayesi. 16'sında evden kaçarak başladığı hikayesini 35 yaşına kadar anlatmıştı. 9 sene ingilterede kaçak yaşadı, 50 küsur ülke gezdi, başına gelmeyen kalmamıştı. bilen bilir. enteresen bir adam, tanışma fırsatı da buldum kendisiyle.

Saving private ryan filmindeki mevzu.

Spoiler+++++++++++++++++++++++++

Kurtarma timine cevirmen olarak alinan asiri korkak ve silah kullanma cesareti olmayan, merhametli ve insan olduremeyen adam bir alman askerini öldürmeyip bagisliyor. Adama aciyor. Daha sonra bu adam tekrar kendi birliğine katilip bunlarin timden adami olduruyor.
Bu merhametli cevirmen daha sonra icinde bu almanin da bulundugu bir grup alman askerini esir aliyor, insan olduremeyen bu adam bu sefer o almani oldurup digerlerini saliyor.

Gerçek hayattan..
son anları insanı çok etkiliyor.
www.ciddigazete.com

Buz Sarayı

Zeki Demirkubuz- kader

Şimdiden başvur bi zararı olmaz, çalışıyor musun? birisi mi sponsor iş için mi gidiyorsun öyle hadi ben geldim demekle olmuyor

tatil icin gidiyorum. kendi isim var. yurt disina calisiyorum yalnizca, dolayisiyla hesabimda doviz cinsi para var, bunun bir etkisi olur mu bilmiyorum ama...

Su an basvur. Erken degil.

Henüz almadiysaniz başvurmadan önce gidiş ve dönüş uçak biletini almanız gerek.

Önce pasaport çıkar. Daha sonra vize işlemleri için gerekenleri konsolosluğun sitesinden okuyup tamamla öyle başvur.

Barcelona için haliyle İspanya'ya schengen vizesine başvuruda bulunmanız gerekecek. Şu ana kadar birçok schengen vizesi aldım ama İSpanya'dan değildi, her ülke farklı/ ekstra belgeler talep edebiliyor, o nedenle ilk önce onları araştırıp liste yapın. Ayrıca, vize başvurusu için de hemen randevu alın çünkü ilk randevuyu 2 hafta sonrasına bile verebiliyorlar. Mümkünse Ocak ayı içinde başvurunuzu yapmış olacak şekilde randevunuzu alın, sonra evrakları toparlamaya başlayın.

Benim schengen vizesi için genel tavsiyem ise;
- mutlaka gidiş dönüş uçak biletinizi gösterin (bir çıktısını alıp dosyanıza koyun),
- Kalacağınız süre boyunca konaklayacağınız yere ilişkin rezervasyonlarınızı veya faturalarınızı gösterin (bu aşamada ben genellikle kolayıma geldiği için Booking üzerinden geçerlilik tarihi uzun olan fake rezervasyonlar yapıp dosyama koydum hep. Airbnb'den oda kiralarsanız onu belgelendirebiliyor musunuz bilmiyorum, onu kontrol edin),
- Gösterebildiğiniz kadar çok para gösterin (farklı hesaplarınız varsa hepsinin son 3 aylık - genellikle öyle talep ediyorlar ama kontrol edin - dökümünü ekleyin),
- Onlar talep etmeseler bile 4-5 satırlık bir seyahat yazısı hazırlamanızın faydalı olacağını düşünüyorum (işte şu şu tairhler arasında Barcelona'da size detaylarını ilettiğim otelde turistik amaçlı olarak konaklayacağım. Serbest meslek erbabıyım, vergi levhamı dosyada görebilirsiniz, seyahati kendim finanse edeceğim vb. Şayet yabancılarla iş yapıyorsanız ve başka seyahat ihtimalleriniz de varsa bence kısaca onları da anlatıp uzun vize verilmesi konusunda yardımlarınızı rica ederim vs diye yazabilirsiniz.)

Vardığında kiosko’dan burger ye.sadece bunun için bile gidilebilir.
airbnb sıkıntı olmaz.
Bisiklet kiralayıp sürmek zevkli
Tek gidiyorsan couchsurfing etkilinliklerine katılabilirsin.
Free Walking turlar da var, onlar da güzel
Yürümeyi seviyorsan bol bol kaybolmaya hazır ol :D
Mimarlığa özel bi ilgin yoksa gaudi’nin iki binasına gitmezsen bişi kaybetmezsin çünkü 30 ar Euro güzel para.

çok güzel bir tercih yapmışsın, tebrik etmeye geldim. iyi tatiller şimdiden.

bu aralar başvur işte, booking'ten bedava rez. yapan yerler var, oradan konaklama seç sonra iptal edersin. rez. ingilizce olsun, adın görünsün.

Öğrenci kimliğinle gidiyorsun yenisini veriyorlar. Öğrenci indirimi var, 30 TL çok iyi fiyat; topkapıya ve ayasofyaya girmek daha pahalı.

yenileme yaparken zaten yeni kart veriyorlar. eski kartı sormuyorlar bile, kimlik yeterli.

değil, çünkü kitab diye bir şey yok.

eved. doru bir yazım.

Ayrı şekilde doğru olmaz, kitabevi şeklinde yazılır.

yanlış.

şaka mı bu abi? kitabevi işte.

Kitabevi diye yazınca doğru mu oluyor?

birleşik doğru.
ünsüz yumuşaması.

Kitab diye bir kelime yok
Kitap - kitabım - kitabın - kitabı
Coğrafya kitabı

Gibi

Kitabevi de birleşik kelime

Mekanin içerisinde çantanızın başına bir şey gelme olasılığı daha yüksek.çok kıymetli bir şeyiniz varsa alın sadece gerisini bırakın.eğleneyim mi eşyama mı sahip çıkayım stresine gerek yok.planlı bile gitseniz bir şekilde makyaj malzemeniz vs elde tasınmaz.çok batak bir yer değilse çantanızı kimse kurcalamaz.

bırakabilirsiniz, sıkıntı olmaz.onun dışında kadınlar genelde(son zamanlarda erkekler de) bel çantasını omuzdan geçirip takıyorlar.

150 bine kadar devlet garantisi var.

o club olayıları için bi 15 yıl geç kaldın.

Cuma-cumartesi Kadıköy Dorock'a git :D

12'ye kadar falan konser oluyor ama gece 1 ya da 2'den sonra clup ortamına dönüyor. Club müzikleri, belki hip-hop falan çalarlar. Biz yakın diye oraya gidiyor ve saat 5'e kadar kalıyoruz. İçerisi hala kalabalık oluyor. Bir ara Klein vardı, az ünlüler falan giderdi güzel ortam olurdu ama taşınmışlar.

Klein.wal var. Devasa değil ama module var.

Norveç olduğuyla ilgili bir şey duyduğumu hatırlıyorum. Kadın erkek eşitliği, cinsel tercihler gibi konularla ilgili hak/özgürlüklerde ilk adımları atan, öncü ülke olduğundan bahsediliyordu sanırım. Kesin bilgi değil, net hatırlayamıyorum.

Yeni Zelanda diye biliyorum.

sahibinden.com kapandığında.

türkiye'de araç piyasası acayip. tabi bu sıfır fiyatlarına paralel gidiyor. yılbaşında hurda desteği bitiyor uzamazsa fiyatlar daha da artacak. ihtiyacınız varsa bir an önce alın.

İkinci el fiyatları sıfır fiyatlarına paralel gidiyor. Sıfır fiyatları inanılmaz bir hızla artıyor. 3 ay önceki fiyatlar bile yok şu an. En mantıklı an paranın yettiği şu an.

Sultanahmet Kadıköy Beşiktaş

Yukarıdakilere ek olarak Galata,Cihangir, Beyoğlu tarafları da olabilir.

Kadıköy iskele yakınları. Her gün vapur keyfi yaparsın, akşam gece hayatı da canlıdır.

Galata,Karaköy,şişhane=metro,tramvay,vapur,otobüs

besiktas

sulukule, dolapdere, kuştepe; hayatın içinde olmak iyidir. yada dışında.

ben olsam sultanahmet civarındaki butik otellerde kalırdım.

turistlerin cok buyuk cogunlugunun sultanahmet ya da beyoglu taraflarini tercih ettigini dusunursek bu lokasyonlar mantikli sonucuna varabiliriz diye dusunuyorum.

kadıköyde kalırım ben olsam.

Ben olsam Kadiköy'de kalirdim.

nişantaşı bi yerde vardı. millet geceden sıraya girip isim yazdırmış 1500'den aldılar sabah.

Tr'yi bilmiyorum ama İngiltere'de zenciler dışında satışı yasak sanırım:) Tr'ye de böyle bir kural ugulanıyor olabilir

Turkiye de satiliyor aslinda ama fake.bir kismi bariz fake bir kismi orjinalinden ayiramayacaginiz ,birebir ayni ayakkabilar.barkodlari tutuyor,

adidas'a geliyor arada, resmi sitesini takip et.

Eş zamanlı olmasa da bariz bir şekilde sizin konuşmalarınız onların dedikodu konusu olmuş.
Tabii direkt sizin bahsettiğiniz olayı anlatıp anlatmadıklarını bilemeyiz fakat ilk iki öğretmenin sizin hakkınızdaki görüşleri, diğer öğretmene olumsuz bir şekilde aktarıldığı çok yüksek bir olasılık. Maalesef ki toplulumuzdaki bireylerde önyargıdan sıyrılmış, diğerlerinin fikrine göre hareket etmeme ilkesi yerleşmediği için sorun yaşamadığınız ya da sizi çok da tanımayanlar kendilerinde mesafe koymuşlar. Yakışmamış. Birebir sorun yaşayıp sohbeti kesmeleri ya da sınır çizmeleri ideal olandı fakat işte zayıf karaktere sahip olmanın sonuçları.

hepimiz bu creepy şeyi merak ettik. ne oldugunu söylersen daha emin cevap vereceğim.

ama bana da dedikodu malzemesi olmuşsun gibi geldi.

Ne olduğunu anlatmayıp, türkçe olmayan bir kelimeyle niteleyip, üstünü De kapatıp geçtiğine göre bu creepy olan şey pek hoş bi şey değil. Ne olduğunu söylesen herhalde yeni girdiğin ortamda niye böyle şeyler anlatıyorsun kardeş diyecektik. Sen de öyle denmesin diye böyle tek kelimeyle anlattın geçtin ama eksiklik yaratmış.

Anlatayım creepy şeyi. Yıllar önce telefonuma "Jigolo olmak ister misiniz?" gibi bi mesaj gelmişti. Ben de instagram hesabımda paylaştım mesajı, altına da "paraya da ihtiyacım vardı" yazdım. Sonra okuldan öğrenciler instagram hesabımı bulmuş, abilerinden rica etmişler. Bir akşam iki üç tane "Hala Jigolo olmak istiyor musun bayan?" gibi mesajlar geldi. İnstagramı çok kullanmadığım için okula başladığımda dışarı kapamayı unutmuştum. Aşırı yaratıcı öğrenciler de bundan faydalanmış, akıllarınca benle t.şak geçtiler. Bu olayı anlattım bu iki kıza.

Bir de öyle klasik öğretmen tavrında ve tarzında değilimdir ben. Poçozluğa varan bir salaşlığım var, birkaç kez okuldaki törenlere gitmedim, derslere geciktim falan. Makyaj yapmam, saçımı tarar, yüzümü yıkar çıkarım. Ama bütün bunlar tüm o şıkşıkıdım öğretmenler arasında huzursuzluk sebebi olmuş olabilir. Ciddi bir tavır seziyorum.

Bu tipleri ipleme. En azından 1 sene geçip etrafı tanıyana kadar işyerindekilerle “political correctness” tarzında takılmakta fayda var.
Evet senin hakkında dedikodu yapıyorlar ve anlattığın, söylediğin şeylerin üzerine kendileri de yazarak birbirlerine anlatıyorlar.

sözüm meclisten dışarı.

devlet okulu öğretmenleri evde akşama kadar zuhal topal, esra erol izleyen kadınların ve iddia bayiinde kupon yapıp, sahibinden com'da değişeni boyası olmayan araba kovalayan erkeklerin 4 yıllık üniversite bitirip, öğretmen odasında oturan versiyonları fazla bir şey bekleme. öyle senin yaptığın gibi güncel, popüler twitter mizahından anlamazlar. tutucu bir kitledir. üzerlerine memur olmuş olmanın verdiğini eğreti bir ciddiyet yapışmıştır. öğrencilere gelirsek tipik ergenler işte. adın yavaştan yollu hocaya çıkmıştır bilgin olsun. erkek lise öğrencisinin en büyük fantezisidir bu. ''ayy benim pırıl pırıl delikanlılarım'' diye gururlanıyor musun bilemem ama madalyonun öteki yüzü var ki hiç bilmek istemezsin.

dersini anlat çık, sosyal medya hesaplarını gizliye al, kendi yaşıtın olan meslektaşlarına yakın ol en azından jenerasyon benzerliğinden anlaşırsınız.

Öğrencilerle pek iletişim kurmam, açık saçık giyinmem, erkek öğrenci ya da öğretmenlerle flörtleşmem. Adımın "yollu"ya çıktığını sanmıyorum. Kadınsılıktan epey bir uzağım.

heidi'nin dedesi +1

@heidi'nin dedesi +1

Belli ki bu meslekte kaçarak, saklanarak, kendimi hiçbir şekilde açık etmeyecek şekilde, ketum ve korunaklı yaşamaya alışmam gerekecek. Beni gerçekten çok mutsuz ediyor bu durum ama napalım.

arkadanızdan çok pis dedikodu dönüyordur, tayin/görevlendirme vs olasılığınız varsa değerlendirmenizi öneririm. aksi takdirde uzun süre bu tavırla karşılabilirsiniz ve gerçekten bu çok yorucu oluyor, özellikle de uzun sürünce. makyaj yapmamanıza, salaş giyinmenize bir şey diyemem, kimse de diyemez ama derse geç gitmenizin çok da hoş karşılanabilir olmadğını ve ileride size sorun oluşturacağını belirtebilirim.

tavsiyem, okulda kalacaksanız, bir arkadaş edinmeye çalışın, kafanıza uygun biri illa vardır, en azından ondan bir sosyal destek alırsınız.

şimdiden kolay gelsin, bol sabır.

Ücretli öğretmenlik yapıyorum. Herhangi bir bağlayıcılığı yok buranın benim için ama kaçmak da istemiyorum. Sonuç olarak atansam bile bu tarz tepkilerle karşılaşabilirim. Hassas bir insanım, bu duruma maruz kalarak bi çeşit savunma mekanizması geliştirmeyi umuyorum. Bir de okulda başkalarının ardından çok daha büyük, sevimsiz dedikoduların döndüğünü hissediyorum. Yani iki aylık sessiz sakin, kendi derdinden başını kaldıramayan bana bile bu kadar yükleniliyprsa kimler kimler hakkında neler düşünüp söyleniyordur. Kaçıp gitmenin bir faydası yok. Kendileriyle iletişim kırmamaya çalışırım. Onlar da başka bir gündem bulurlar.

Son cevabınızda kendiniz bulmuşsunuz ne yapmanız gerektiğini. Ortamı terketmek zorunda değilsiniz, işinizi yapıyorsunuz ve işle ilgili bir probleminiz aslında yok. Dedikodu her yerde her zaman var. Teneffüslerde kitap okuyun, öğrencilerle konuşup gülüp sohbet edebilirsiniz ama seviyesini iyi ayarlayın. Bir noktadan sonra onlar sizinle arkadaş olmaya çalışacak, dedikodu ortamında kendini soyutlayan kişi eninde sonunda popüler olur gözde olur.
Siz bunu gözde olmak için değil huzur için yapacaksınız.

dedikodu dondugunu bildigim/hissettigim ortamlarda asla kendimle ilgili ozel oldugunu dusundugum bir seyi kimseyle paylasmam. asla. boyle ortamlarda kendini korumanin birinci kurali bu. sen kurali bastan cignemissin ondan olmus bunlar. boyle ortamlarda sosyallesmeye de calisma kimin arkandan neler cevirdigini bilemezsin cunku. bana soguk ve ukala diyenler var mesela sirf kimseyle ozelimi paylasmiyorum diye. diyebilirler, umrumda degil. benim ozelimi bire bin katip arkamdan konusmalarindan cok daha iyidir. soguk mesafeli ve ukala biri olunca ayrica insanlar konusmaya da cekiniyor. seninle ya da arkandan fark etmez, cekiniyorlar. boyle tiplerle muhatap olacagima yapayalniz takilirim daha iyi diyorum, hep de oype yapiyorum pek bi zararini gormedim. sen de boyle yap bence.

edit: yazmadan edemedim, tanisalar muthis tatli bi insanim aslinda :) ama tanimayi hak etmedikleri surece kimseye o yuzumu gostermiyorum :)

iletişim kurmadan olmaz, seviyeli olacak. bi iki kişi olur, kafanıza yakın onlara anlatabilirsin, anlarlar. bana anlatsan hahaahha falan random bi gülme atardım, önemsizmiş der geçerdim. @heidi'nin dedesi'nin bahsettiği tiplerde böyle olmuyor, hayat görüşleri böyle şeylere kapalı. merhaba-merhaba, sınıfların,okulun durumu falan konuşup geçin. ama ''dersinin anlat çık''dan ziyade diğerlerine harcayacağınız enerjiyi aradan istekli öğrencilere destek olarak onların hayata daha düzgün hazırlanmasını sağlayabilirsiniz.

22-23 de öğretmen nasıl olunuyor yahu.
Sen biraz alıngansın gibi geldi bana.

Yeni mezun demek istedim. Kaç yaşında giriyor bu insanlar üniversiteye, kaç yaşında mezun oluyorlar? Do the math.

beyaz geceler

tabii ki suç ve ceza. bitirdiğinde eski sen olmayacaksın.

Suç ve cezayı hemen oku. En kiymetlisi bu bence.
Diğerleri arasında kıyas yapamam ama ruh halin dengeli değilse şu an beyaz geceleri okuma bence.
Kumarbaz budalaya göre sayfa sayısı oldukça az bir eser içeriği yine muazzam. Sonraki eser bu olabilir.

Sonra da Karamazov kardeşler ve budala olabilir.

Ecinniler

basla kardesim. yazdiklarin herhangi biri olur.
sen imrenilecek bir insansin.
cok lezzetli bir yemegi omru boyunca yememis, yeni tadacak biri gibisin.
kolomb'un gemisine binmis batiya dogru giden tayfalar gibisin.
uzun uzun, icinde kaybola kaybola oku.

Ev sahibesi de başlangıç için iyidir.

Biri:
Filippo Palizzi - La Fanciulla sulla roccia a Sorrento
upload.wikimedia.org

İlk aklıma gelen Diego rivera - evrenin hakimi

nicola samori'nin tüm tabloları olabilir galiba ya. behemoth'un son albüm kapağını kim çizmiş nedir ne değildir diye bakınırken keşfettim adamı. anlamsız bir rahatsızlık ve huzurla izliyorum adamın tablolarını. bir albüm kapağı vesilesiyle bu kadar geç keşfettiğim için de kendimden utandım.

Rembrandt - night watch
Van Gogh - starry night
Da Vinci - mona lisa

bu: imgyukle.com

ve dolayisiyla bu: imgyukle.com

değişiyor; şu sıralar All Alone - Iman Maleki; muhtemelen en iyi tabloları arasında yer almaz; bana kendimi hatırlatıyor.
daha bir sürü hastası olduğum tablo var, vaktim olunca şeyederim.

ilya repin.

önceliğim şu tablo;

eksisozluk.com

ikincisi bu ;

eksisozluk.com

Ya nakadan güzel bir duyuru. Lütfen silme.
Jackson pollock 41. link veremedim özür.

caspar david friedrich - bulutların üzerinde yolculuk.

tek.link

Bosch-dünyevi zevkler bahçesi
Picasso - guernica
Boticelli - Venüs’ün doğuşu

sonuçta ağacı kesmemişler. Budadık diyip işin içinden çıkabilirler.

Sonuç alamazsınız. Ağaçlar gür çıksın diye budanır. Yukarıda yazdığı gibi budadık derler.

Ağacı kesmiş olsalar evet sonuç alabilirdiniz.

Eğer kendi bahçeleri değilse, kaldırımdaki vs ağaçlar gibi, belediyeye şikayet edebilirsiniz.

Zengin olmak sart degil ama o cevreden olmaniz gerekiyor cunku referans ustunden uye olunabiliyor. Olayi uye olmak icin tek kriterin para olmamasi sebebiyle hanzoluk oraninin az olmasi, Turkiye'deki biraz daha farklidir belki ama genel konsept bu.

türkiye'de hiç de "yaratıcı sektörlerde" olmayan insanlar oluyor gibi. belli sektörlerden olmak gerekmiyor mu?

ya yaratıcı sektör tanımına takılma, herhangi bi şey yapıyorsan da oluyor. misafir olarak da girebiliyorsun.

Yaratıcı sektörde çalışan kişiler: hacı Sabancı, Şeyma subaşı :D
Türkiye üyeliği 1300 €, genel üyelik 1800€/yıl sanırım.Sosyetenin, zenginlerin bebeleriyle tanışır, kaynaşırsın. Biraz atılgansan iş yaparsın.

misafir olarak gitmiştim. çok kasıntı insanlar olması dışında bir olayı yok. birisi ünlü genel evi diye tanımlamıştı ama hshhs eventlerde hareketleniyor olabilir.

pinterest'te ne ararsanız var.

www.instagram.com burada pek çok farklı tarzda kombin var, illa ki hoşunuza giden bir şeyler bulabilirsiniz.

Nil Ertürk, Hazal Yılmaz ve Billur Saatçi

instagramda etiket arat ve takip et, her saat dunyadan konuyla ilgili postu sayfanda paylasiyor

boya koruma yeterli onu da dışarıda daha ucuza yaptırırsın. cam filmi dışarıda 300den fazla etmez.

bayiler bu işleri genelde baştan savma yapıyorlar. dışarıda kendiniz cam filmi ve boya koruma(cila) yaptırın yeter.

yaptırsın ama dışarıda başkasına yaptırsın

bayide kesinlikle yaptırmayın, bildiğiniz iyi bir yer toksa da yaptırmayın olmazsa olmaz şeyler değil.
motor koruma: motoru yıkayıp (sizinki yeni olduğu için tozunu alacaklar) üzerine bir sprey sıkıyorlar.

bayiye yaptıracağınıza autoclub zenith sonax tarzı yerlerde bunları yaptırsanız daha mantıklı olur. baştan savma yapar bayiler. motor koruma motorun üstüne bir şeyler sıkıp bir süre tozlanması vs önlüyorlar. boya koruma seramik kaplama yeterli. ses yalıtımını nasıl yapacaklar ki?

@mikahakkine

Onu da bilmiyorum.

ses yalıtımı kaput ve kapıların aralarına kauçuk çekiyorlar galiba.
paddock var bakırköy'de bir de oraya fiyat sorun.

hocam ford pişmanlıktır.

focus için gereksiz etkinlikler

Milyarder Ferit Sahenk yatirimci oldu (Garanti Bankasi ve Dogus Oto'nun yonetim kurulu baskani), Nusret'i egitim icin Arjantin'e gonderdi, mekan ve tanitim icin butce verdi. Hala Nusr-et'in hisse sahibi.

Nusret günaydında çalışırken şahenk ile tanışıyor. sonra olanları yazmış zaten arkadaş.

nusret nakit olarak bir şey koymadı sanırım. o zaman sadece restoranı işletmek için birine fazla hisse vermemiş mi? çünkü amaç günaydın gibi bir yer açmaksa bilmiyorum nusret olmadan da birçok şey yapabilirdi ferit şahenk.

ayşe arman röportajını okudum. ferit şahenk restoran kurulduktan sonra %50'sini satın almış diye anladım ben. başta o yok sanırım.

Nusret Nusr-Et açılırken %30-35 hisseye sahip zaten, 51 hisse Şahenk’in kalanını da başka bi elemana aitti ama ismini unuttum.

haftalık 2k dolar amerikada ödediği paraymış. Benim bildiği yatırım almadan türkiyeden gidiyor dönünce açıyor dükkanı.

Garsonları asgari ücretten biraz fazla alıyor ve çalışma şartları çok iyi değil diye duydum (arkadaşın arkadaşı).

bahaho+1

Garsonlar tip ten kazanır

Cebindeki son parası ve kredi kartından çektiği 7 bin TL ile gittiği Arjantin'de kasapları ve restoranları gezen Nusret, sektör hakkında fikir edinmeyi başarmıştır.

Türkiye'ye döndüğünde aynı işyerinde çalışmaya devam eden Nusret, bu deneyimleri işine aktarmayı başarmıştır. 'Lokum', 'Ceviz', 'Kafes' gibi ğişmiş et türlerini ilk kez kendisinin yaptığını iddia eden dünyaca ünlü restoran sahibi, bu kez yeni deneyimler için Amerika'ya gitmeyi kafasına koymuştur. Zor şartlar altında aldığı üç aylık Amerika vizesinin ardından New York'un en bilindik dört restoranında para almadan çalışmış ve yaptığı mönü New York Times'da yayınlanmıştır.

Türkiye'ye yeniden döndüğünde bu kez işsiz olan Nusret, kendi iş yerini açmak için çabalarına başlamıştır. Kendisine eski bir arkadaşı olan Mithat Erdem'i melek yatırımcı olarak seçen genç girişimci, arkadaşıyla beraber ilk restoranın temelini atmıştır. Arkadaşından aldığı parayı 5-6 ay içerisinde geri ödeyen Nusret, borcunu ödedikten sonra yoluna bir süre tek devam etmiştir.

2009 yılına kadar tek olarak devam ettiği işletmesine, 2012 yılı itibariyle Doğuş Grubu ortak olmuştur. Eskiden 1800 TL maaşla çalıştığını, şu an ise 400 çalışan istihdam ettiğini belirten Nusret, yaptığı etleri yemek için yurtdışından özel jetleriyle müşterilerinin geldiğini ve bunun kendisi için büyük bir mutluk olduğunu ifade ediyor

www.aksam.com.tr